Latince apothēca kelimesinden türemiş olan ve İtalyanca “zanaatkâr atölyesi” anlamına gelen bottega, ustaların çıraklarıyla birlikte üretim yaptıkları stüdyolardır. Bu stüdyolar, genç usta adayları için de adeta birer okuldur. Usta zanaatkârlar, ürettikleri malları atölyelerinde satışa sunar. Dönemin zanaatlarından biri sayılan resim sanatıyla uğraşan Rönesans dönemi İtalyan ressamları da, atölyelerini bottega olarak adlandırır. Zanaat, el becerisi ve ustalık gerektiren işlerdir. Ressamlığın yanısıra, marangozluk, demircilik, taşçılık, kuyumculuk, dericilik önde gelen zanaatlardır.
Türkiye, köklü bir zanaat geleneğine sahiptir. Pazırık arkeolojik kazılarında ele geçen ahşap parçalar, Orta Asya’daki Türklerin çok eski tarihlerden beri ahşapla ilgilendiklerini göstermektedir. Anadolu’da Selçuklular, ahşap işçiliğini bir sanat olarak benimsemiş, Osmanlı ahşap ustaları bu sanat dalını en yüksek düzeye ulaştırmıştır.
Dünya mermer potansiyelinin de %40’ına sahip olan Türkiye, doğal taş ustalığının da önde gelen merkezidir. Türk sanatında zirveye ulaşan, iç ve dış mimari süslemenin en renkli elemanı olan çini duvar kaplamalarının en güzel örnekleri de, 13. yüzyıldan itibaren Anadolu’da görülmektedir. Dünyaca ünlü İznik ve Kütahya çinileri, Osmanlı sanatının gözdesidir. Anadolu ahşap, taş ve çini sanatı, günümüzün usta zanaatkârları sayesinde yaşamaktadır.
On dokuzuncu yüzyıldan itibaren, tüm dünyada sanayileşmenin ve tek tip üretimlerin yaygınlaşmasıyla, zanaatkârların bir eşi daha olmayan, ünik üretimlerinin değeri anlaşılmıştır. Bugün Türkiye’de köklü zanaat geleneğine uygun olarak devam etmekte olan ahşap, deri, taş ve çini ustalığının modern mekanlarda kullanılmak üzere yapılan üretimleri, BOTTEGA ile New York’a taşınmaktadır.